Askerliği

Askerliği

Yirmi altı sene askerlik yapmış bir İstiklâl Savaşı gazisidir. Kanal Harekâtı’nda İngilizlere karşı arkadaşları ile birlikte harp ederken, sağ om­zundan hilâl şeklinde yaralanır. En yakın dört arkadaşının kahramanlıklarını ve şehit düşüşlerini ya­ralı bir vaziyette seyreder. Sonra oraları düşman istilâ eder. Düşman askerleri,yaralı askerlerimizi, “Ölmeyen kalmasın!” diyerek süngülerler. Bu esnada Ladikli Ahmet Ağa başını bir şehidin kolunun altına sokar. Düşmanlar, “Hiç diri asker kalmadı.” diyerek uzaklaşıp giderler.

Orada, aç susuz yaralı bir vaziyette kalır. O anda bulunduğu yeri de düşman işgal etmiştir. Ellerini açarak yalvarır: “Allâh’ım, beni düşman eline bırakma!”

Bu yakarış yerine varmıştır. Cenâb-ı Hakk’ın izniyle Hızır aleyhisselâm atıyla gelir. Lâdikli Ahmet Ağa’ya matarasından bir bardak aşk şerbeti içirir. Ancak yarısına kadar içer, tamamını bitiremez. Şerbeti içtikten sonra açlığı ve susuzluğu bir anda gider. Yaranın verdiği ağrı ve hâlsizlik de son bulur. O zaman dili söylemeye başlar:

 

Ne garip garip bakan Tîh’le Tûr’a

Ömründe kuş bile uçmadı bura

Seni Hakk’a yaklaştırdı bu yara

Yansa da ayrılmaz Hakk’tan Hüdâî

Aşk elinden içtim aşkın dolusun

Yalvar Ahmet sen Rabb’ının kulusun

Hak yolunda arzuhâlin bulunsun

Yâ Muhammed sen hidâyet gülüsün

Hızır aleyhisselâm, “Gel seni hastaneye götüreyim.” deyip atına bindirir ve Kudüs’teki hastanenin ka­pısına getirir. Hızır aleyhisselâm, “Seninle arkadaşlığımız bundan sonra da devam edecek.” deyip oradan uzaklaşır gider. Hastanedeki­ler, yaralı asker gelmiş diyerek onu içeri alırlar.Biraz sonra hasta­nenin içerisi türüm türüm kokmaya başlar. “Bu nasıl askermiş!” deyip, elbiseleri­ni, potinlerini koklarlar. Ladikli Ahmet Ağa ise hastanede tedavi olduktan sonra tekrar cepheye koşar:

Ladikli Ahmet Ağa askerlik hatıralarını anlatırken şöyle demişti: “Cephenin biri­sinde arkadaşımla birlikte düşmana esir düştük. Esir kampı dağlık bir yerdeydi. Etrafı nöbetçilerle doluydu

Arkadaşım bana gelerek, ‘Ahmet.. İkimizin de burada esir durması vatanımız için zararlıdır. Ben nöbetçileri meşgul edeyim. Sen kaç, kurtul, cepheye git.’ dedi. Ben de ona, ‘Senin yapacağın işi ben yapayım.’ dedim. Arkadaşım, ‘Yâ Allah bismillah!’ deyip yanımdan kayboldu. Aradan epeyce bir zaman geçtik­ten sonra arkadaşımla buluştuk. Allah’a şükürler olsun ikimiz de esir­likten sağ salim kurtulduk.

Seferberlikte değil insanlar, hayvanlar bile açtı. Kazanın içerisinde koskoca bir kemik kaynardı. Havada uçan kuşlar yemeğe hücum etme­sinler diye kazanın başında eli sopalı muhafızlar bulunurdu. Önümüze getirip koydukları zaman, iki kaşık şıkırtısından sonra hemen tüke­nirdi. Topla tüfekle harp etmek şöyle dursun, süngü harbi yapardık. Süngü süngüye geldiðimiz zaman, düşman elektrik çarpmış gibi o­lurdu. İçimizde öyle yiğitler vardı ki, düşmanın attığı el bombalarını patlamadan kapıp tekrar düşmanın üzerine atarlardı.

Yaşasın komutanlar hazırız emrinize

Hangi düşman dayanacak çarklanan süngümüze

Atamızdan miras kaldı bu nazlı vatan bize

Var mıdır karşı çıkacak yıldırım harbimize

“Sen madalya almadın mı?” diye soranlara: “Savaştan sonra madalya da­ğıttılar. Geri hizmette bulunan bir askere madalya vermemişler. Onun ağladığına dayanamadım. Çıkarttım madalyamı ona verdim. Bir se­vindi ki görecektiniz…” “Sen neden Gazilikten maaş almıyorsun? Gazilik madalyası olanlar maaş alıyorlar.” denilince: “Birkaç günlük askerliğim var, onu da paraya mı çevireyim.” demiştir

Cenabı Hakkın, kullarına rahmet ve merhametinin bir eseri olarak gönderilen, Mevlâ’mın bir askeri idi. Osmanlının son dönemlerini yaşamış ve Osmanlı askerlik terbiyesi almıştı..

26 yıllık askerlik hatıralarını anlata anlata bitiremezdi. Seferberlikte başından geçenleri anlatırken, hem kendisi ağlar hem de misafirleri ağlatırdı. İstiklâl savaşı gazisi idi. O, açlık susuzluk ve yokluğun yaşandığı çileli harp yıllarını, kahraman Mehmetçiğin kahramanlıklarını gelecek nesillere aktaran canlı bir şahitti.

Not: Ladikli Ahmet Ağa’nın Konya Kadınhanı İlçesi Askerlik Şubesindeki askerlik dosyası üzerinde yapılan inceleme neticesinde, seferberlik zamanında 15 – 16 yaşlarında askere alındığı, en az 16 Yıl , en fazla 26 Yıl askerlik yaptığı sonucuna varılmıştır.